|
Gürsel
Özdemir, M. Atilla Öner, Mart 1998
ULUSAL
YENİLİK SİSTEMLERİ
İLERİ >
Yenilik Sistemleri Yaklaşımları
Yenilik sistemleri
son on yılda ortaya çıkan, ekonomideki yenilik çalışmaları için
yeni bir yaklaşımdır. Yenilik, çok yeni bir şey olarak
tanımlanabilir, fakat daha ziyade halihazırdaki unsurların bir
kombinasyonudur. Yenilikler, teknolojik ve kurumsal gibi değişik
türlerde olabilir.
Yenilik zamanla ortaya çıkar ve birçok
faktörden etkilenir. Firmalar kendilerini yenilikten izole
edemezler ve yenilik izlemede çeşitli bilgi ve diğer kaynakların
değişimi, elde edilmesi ve gelişimiyle ilgili olarak diğer
kuruluşlarla etkileşim halinde olurlar. Bu kuruluşlar, diğer
firmalar olabileceği gibi, üniversiteler, araştırma kurumları,
yatırım bankaları, okullar, bakanlıklar vb. de olabilir. Farklı
işlevi olan çeşitli kuruluşlar arasındaki ilişki, yenilik işlemi
için çok önemlidir.
Ekonomik amaçlarla bilginin yaratılması ve
kullanımı için sistemin tüm unsurlarının yani aktörlerin büyük
önemi vardır. Eğer yenilik işlemini anlamak, tanımlamak ve
açıklamak istiyorsak yeniliği şekillendiren ve etkileyen tüm
faktörleri hesaba katmalıyız. Böyle bir sistemin yapısını ve
dinamiklerini anlama gayreti, yenilik işlemi hakkındaki modern
düşüncenin temelini oluşturacaktır.
Yenilik Sistemleri yaklaşımı, yenilikçi
işlemde kilit rol oynayan toplum, şirketler, kurum/kuruluşlar vb.
ilgili unsurlar arasındaki teknoloji ve bilgi akışına dayanır.
Yenilik ve teknolojik gelişme, sistemdeki
şirketler, üniversiteler, devlet araştırma kurumları vb. aktörler
arasındaki karmaşık ilişkiler setinin bir sonucudur. Sistemdeki
aktörler arasındaki şebekeyi geliştirmeyi amaçlayan politikalar,
aktörlerin yenilikçi kapasitelerini de arttırır.
Bir ülkenin yenilikçi performansı; bilgi
üretimi ve teknoloji kullanımı gibi kolektif bir sistemin
unsurları olarak, aktörlerin birbirleriyle olan ilişkilerine
bağlıdır. Aktörler arasındaki irtibat/ilişki; müşterek araştırma,
personel değişimi, ortak patent, teçhizat alımı vb. çeşitli
kanallardan olabilir.
Christopher Freeman'a göre "Ulusal
Yenilik Sistemi" ifadesini ilk kullanan kişi Bongt-Ake
Lundvall'dır. Fakat kavramın yazılı olarak ilk kullanımı,
Christopher Freeman'ın Technology policy and economic
performance in Japan isimli kitapla olmuştur (Edquist,
1997).
1990'ların başında Ulusal Yenilik Sistemleri
üzerine birisi Bongt-Ake Lundvall, diğeri de Richard Nelson olmak
üzere iki ana kitap yayımlanmıştır. 1995 yılında da Bo Carlsson
bir araştırma programı çerçevesinde, "teknolojik sistemler"
üzerine önemli yaklaşımlar getirmiştir. Carlsson ve arkadaşları
teknolojik sistemler yaklaşımıyla ulusaldan ziyade
sektörsel, bölgesel/ mahalli yenilik sistemleri üzerinde
yoğunlaşmışlardır. Onların kullandığı bu teknolojik sistemler
yaklaşımı, yenilik sistemleri yaklaşımıyla oldukça
benzerdir (Edquist, 1997).
Yenilik sistemleri yaklaşımını üzerine yayınlar
sadece bunlarla sınırlı değildir ve çok hızlı bir şekilde
artmaktadır. Bu yaklaşım günümüzde hem uluslararası kuruluşlar hem
de ulusal hükümetler tarafından bir politika konusu olarak ele
alınmaktadır.
Yenilik sistemleri yaklaşımının gelişimi,
birbiriyle etkileşimli öğrenme teorisi ve
evrimsel teori gibi farklı yenilik teorilerinden
etkilenmiştir. Lundvall yenilik sistemleri yaklaşımını, yenilik
teorisiyle ilişkilendirmeye çalışmıştır. Yenilik teorisi; öğrenme
ve kullanıcı-üretici etkileşimini ön plana çıkarmaktadır.
Lundvall kendi ifadesinde;
"Bizim başlama noktamız, yeniliğin modern
ekonominin bir gerçeği olduğudur. Gerçekte ekonominin tüm
kısımlarında, her zaman; devam eden ve yeni ürünler, yeni
teknikler, yeni kurum şekilleri ve yeni pazarlar olarak kendini
gösteren öğrenme, arama ve araştırma işlemlerini bulmayı
amaçlarız. Ekonominin bazı kısımlarında bu faaliyetler, yavaş
veya adım adım ilerleyen bir şekilde olabilir, ve eğer yakından
bakacak olursak bunların hiçbir şekilde ilerleme kaydetmediğini
görebiliriz.” (Edquist, 1997).
Bir kısım yenilik teoricilerinin de ifade
ettiği gibi; yasal şartlar, kurallar ve standartlar bir kurumun
yenilik için eğilimini etkileyecektir. Üniversiteler ve araştırma
kurumlarına benzer aktörler gibi AR-GE ve yenilik işlemleriyle
ilgili kurum ve kuruluşlar için gelir amaçlı olmayan modeller,
yenilik üretme ve yaymada etkin bir araç olmayabilir. Bunları
yenilik yönünde destekleyecek yasal düzenlemelerin yapılması
gerekir.
Nelson ve Winter tarafından, teknolojik
değişikliği anlamanın bir alternatifi olarak; kazancı maksimize
etme anlayışı, "evrimsel işlem" olarak ifade
edilmiştir.
Teknolojik değişikliğin evrimsel teorisi
genellikle şu unsurlardan oluşmaktadır:
-
Yenilik çalışmalarındaki kurumsal şekiller, birtakım
teknolojiler veya biyolojideki genetik yapılar gibi unsurların
mevcudiyeti veya yeniden üretimi ayrılma noktasıdır.
-
Sistemde; farklı şekiller yaratmak gibi, yeni çıkmış şeyleri
sunan mekanizmalar vardır. Bu yeni çıkan şeyler biyolojide
değişim, tanımlamaya çalışılan ulusal yenilik sistemi
içerisinde de yenilik olarak ifade edilir.
-
Sistemde mevcut unsurlar arasında seçim yapan mekanizmalar
vardır. Bu seçim işlemi değişikliği azaltır. Bu mekanizmalar
biyolojide doğal seçim , teknolojik değişiklik olarak ise
pazar seçimi olarak belirtilebilir. Bu seçim
mekanizmaları, yeni kurumsal şekiller veya teknolojilerin
tesisinde süzgeç olarak görev yapar (Edquist, 1997).
Teknolojik değişiklik, uygulanan yola bağlı ve
sonu açık olan bir işlemdir. En uygun çözüm diye bir şey
tanımlamak zordur. Nelson'a göre teknolojik değişiklik, kapitalist
ülkelerde evrimsel işlem olarak uygulanmaktadır. Nelson ve
Carlsson'un yaklaşımları evrimsel teori üzerinedir. Lundvall
evrimsel teoriden bahsetmemekle birlikte, yaparak öğrenmeyi
evrimsel bir çerçevede tartışmıştır. Lundvall ve arkadaşlarının
olduğu kadar, Carlsson, Nelson ve Rosenberg'de teknolojik
değişikliği evrimsel bir işlem olarak yorumlamışlardır (Edquist,
1997).
Yeniliği farklı yorumlamalarına rağmen
Yenilik Sistemleri yaklaşımlarının tamamının yenilik
odaklı olduğu görülmektedir.
Teknoloji sadece geliştirilmez, aynı zamanda
üretilir ve yayılır. Teknolojilerin; yaparak öğrenme,
kullanarak öğrenme, etkileşimli öğrenme aracılığıyla ve
normal Araştırma-Geliştirme (AR-GE) sisteminin dışında gelişmesi
nedeniyle Yenilik Sistemleri yaklaşımı, klasik AR-GE
sisteminin ötesinde ve ondan daha geniş bir kavramdır.
Yenilik Sistemleri yaklaşımı sadece yeniliği
etkileyen ekonomik faktörleri değil, aynı zamanda kurumsal,
kuruluşsal, sosyal ve politik faktörleri de içerir. Yenilik
Sistemleri yaklaşımı bu yönüyle disiplinlerarası bir
yaklaşımdır. Belki de politik-ekonomik bir yaklaşım
olarak da ifade edilebilir (Edquist, 1997).
Yenilik Sistemleri Yaklaşımlarının Genel
Karakteristikleri
Yenilik Sistemleri yaklaşımlarının genel
karakteristiklerini şöyle sıralayabiliriz (Edquist, 1997) :
-
Yenilik, yaparak öğrenme, kullanarak öğrenme,
etkileşimli öğrenme gibi bir öğrenme sürecidir.
Modern ekonominin kaynağında, bilgiye dayalı ekonomi ve
öğrenen ekonomi vardır. AR-GE sistemi, eğitim ve öğretim
sistemi gibi Ulusal Yenilik Sisteminin bilgi ve öğrenme
unsurları çok önemlidir.
-
Yenilik Sistemleri yaklaşımları holistik (Uluslar üstü,
ulusal, bölgesel ve sektörsel gibi geniş boyutta) ve disiplinler
arasıdır.
-
Bir ülkenin doğal kaynakları ve ekonomik geçmişi Yenilik
Sisteminde belirleyici rol oynar. Örneğin Japonya ve G. Kore
gibi ülkelerde doğal kaynaklar daha az belirleyici bir rol
oynarken, teknolojinin yenilik sistemlerinde önemli bir
belirleyici rolü vardır. Böyle durumda doğal kaynakların
eksikliğini, diğer kaynaklara yönelik politikalar; örneğin bilgi
ve yetenek gibi insan kaynaklarına yönelik politikalar
gidermektedir. ABD. de askeri AR-GE faaliyetleri ve teknoloji
politikası yenilik sistemi üzerinde çok önemlidir. Ordu çoğu
yeniliğin öncüsü durumundadır.
-
Ulusal Yenilik Sistemleri ülkeden ülkeye değişir. Bu
durum bölgesel veya sektörsel (teknolojik) yenilik sistemleri
için de geçerlidir. Bazı ülkelerde hammadde odaklı üretim önemli
iken bazılarında bilgi yoğunluklu üretim daha önemli olabilir.
Bu durum AR-GE ve yenilik için ayrılmış olan kaynakları da
farklı kılar. Teknolojinin gelişme ve yayılma süreci de değişik
olur. Ulusal Yenilik Sisteminin unsurlarının kurumsal,
kuruluşsal yapılanmaları da ülkeden ülkeye, bölgelere veya
sektörlere göre de farklılıklar gösterir. Bir ülkede (örneğin
Japonya) AR-GE sistemi için araştırma enstitüleri ve şirket
odaklı araştırma önemli iken diğer bir ülkede üniversitelerin
rolü daha önemli olabilir. Yasal sistemler ve değerler de
ülkeden ülkeye farklılıklar gösterir. Bu sebeplerden dolayı her
ülkenin kendine özgü bir Ulusal Yenilik Sistemi vardır.
Sürekli gelişim içerisinde olması ve evrimsel öğrenme işlevinden
dolayı en uygun bir Ulusal Yenilik Sistemini
tanımlamak zordur.
-
Ulusal Yenilik
Sistemi; firmalar,
üniversiteler, okullar, hükümet kuruluşları, çeşitli kurum ve
kuruluşlar gibi değişik aktörlerin “yeni bir bileşkesi”dir.
Yenilik oluştururken, kanunlar, kurallar, düzenlemeler ve kültürel
alışkanlıklar çerçevesinde aktörler arasında yakın bir
etkileşim ve karşılıklı dayanışma vardır. Aktörler
arasındaki bu ilişkiler çok karmaşıktır ve tek yönlü veya doğrusal
sebep ilişkisiyle tanımlanamazlar.
-
Yenilik Sistemleri, ürün
teknolojileri ve kurumsal yenilikler üzerinde durur. Bazı
ülkelerde teknolojik ürün yenilikleri önemli olurken
bazılarında da teknolojik işlev yenilikleri önemlidir. Ürün
yenilikleri yeni ihtiyaçları tatmine yöneliktir. Ekonomide yapısal
değişiklikler de gerektirir. Bu yüzden ürün yeniliği, teknolojik
yeniliğin önemli bir kısmı gibi görülür. Lundvall, Nelson ve
Carlsson’un yenilik kavramlarında ürün yeniliğine yer vermelerinin
sebebi de budur. Üründeki gelişmeler, yönetici ve
araştırmacıların, verimlilikteki artış ve rekabetin kaynağı
olarak, kurumsal değişikliklere (örneğin “just-in-time” ve “lean
production” vb.) daha fazla önem vermelerini gerektirmiştir.
-
Yenilik Sistemleri kuruluşlar
topluluğudur. Yenilik işleminde bu kuruluşların hayati önemi
vardır. Bu yüzden Yenilik Sistemleri yaklaşımları “kuruluş”
odaklıdır. Bu kuruluşların bir kısmının yeniliğe engel
olabileceğini de unutmamak gerekir. Bir kısım kuruluşlar kendi
kendilerine yaşamlarını sürdürme eğilimindedirler. Başlangıçta
tanımlanmış olan fonksiyonlarının zamanla yapmaz olurlar. Kurumsal
değişik veya yeniliğe de şiddetli direnç gösterirler. Bu tip
kuruluşları sistem içerisinden çıkararak alternatiflerle
değiştirmek bile gündeme gelebilir.
-
Yenilik Sistemleri yaklaşımı birtakım
kavramsal karmaşıklığa da sebep olmaktadır. Değişik yazarlar
tarafından değişik Yenilik Sistemleri tanımlamaları
yapılmaktadır. Hiçbir yazar bir Ulusal Yenilik Sistemi
içerisinde neler olması gerektiği ve sistemin sınırlarının neresi
olacağını tam olarak tanımlayamamıştır.
-
Yenilik Sistemleri yaklaşımı kuramsal
bir teori değildir. Değişkenler arasındaki sabit ilişkilere
dayanmaz. Kavramsal bir çerçeve çizer, varsayımlarım formülasyonu
için temel oluşturur ve daha çok deneysel yaklaşıma dayanır.
Ulusal Yenilik Sistemi Tanımları
Şu dört sebepten dolayı Yenilik Sistemi
kavramına açıklık getirmek gerekmektedir:
-
Kavramsal açıklama; birtakım tahminlerin ve teorilerin
formülasyonu ve araştırma sorularının belirlenmesi için
önkoşuldur.
-
Doğru iletişim için gereklidir. Anahtar kavramları
kullanırken ne demek istenildiğine açıklık getirilmezse,
karşılıklı iletişimde güçlük çekilir.
-
Kuramsal tabanlı deneysel çalışmaların tamamlanabilmesi için
gereklidir. Toplanacak bilgiyi tanımlamak ve kuramsal yapıların
deneysel karşılıklarını ifade edebilmek amacıyla iyi tanımlanmış
kavramlara ihtiyaç vardır.
-
Anahtar kavramlardaki belirsizlik, araştırmacı veya
yaklaşıma güveni azaltır (Edquist, 1997).
Literatürde Yenilik Sistemleri
yaklaşımıyla ilgili olarak birtakım kavram belirsizliklerine
rastlamak mümkündür. Aslında bu belirsizlik Yenilik
Sistemleri kavramıyla ilgili değil, genelde yenilik
çalışmaları ve teknolojik değişiklik ile ilgili olarak
gözükmektedir.
Ulusal Yenilik Sistemi kavramı iki
hipoteze dayanır: 1) Yenilik bir öğrenme işlemidir. 2)
Yenilik; kaynakları yaratan, harekete geçiren, ve dağıtan sosyal,
kültürel ve kurumsal özellikler tarafından şekillendirilir.
Bilgi üretimi yenilik için yeterli olmayıp asıl kritik olan husus,
kaynakların ilgili unsurlar arasında dolaşımıdır.
Christopher Freeman tarafından Ulusal
Yenilik Sistemi şöyle tanımlanmaktadır:
“Ulusal Yenilik Sistemi, yeni
teknolojileri başlatmak, ithal etmek, tadil etmek ve yaymak için
faaliyet veya etkileşim halinde bulunan devlet ve özel sektör
kuruluşları arasındaki şebekedir." (Edquist, 1997).
Lundvall daha geniş anlamda bir tanım
yapmıştır:
“Ulusal Yenilik Sistemi; araştırma
ve keşfetmeyi olduğu kadar öğrenmeyi de etkileyen kurumsal oluşum
ve ekonomik yapının tüm unsurları..." (Edquist,
1997).
Yine Lundvall'a göre Ulusal Yenilik
Sisteminin tanımı, içinde yer alan alt sistemler ve üzerinde
çalışılacak işlemlere bağlı olarak esnek ve açık olmalıdır.
Lundvall, Ulusal Yenilik Sisteminin sınırlarının tam olarak
belirlenemeyeceğini de ifade etmiştir.
Carlsson ise ulusal yaklaşımdan ziyade
sektörsel bir yenilik sistemini ifade edecek şekilde
teknolojik sistem tanımı yapmıştır:
"Ulusal Yenilik Sistemi, teknolojinin
üretimi, yayımı ve kullanımını gerektiren, özel bir kurumsal
altyapı veya altyapılar seti altında ve belirli bir
ekonomi/endüstri alanında birbiriyle etkileşim halinde olan
temsilcilerin bir şebekesidir" (Edquist, 1997).
Diğer tanımlamalar:
“Ulusal Yenilik Sistemi, bir ülkenin
firmalarının yenilikçi performansını belirlemek için birbiriyle
etkileşim halinde bulunan kurumlar topluluğudur" (OECD,
1997f).
“Ulusal Yenilik Sistemi, bir ülkede
teknolojik öğrenmenin yönünü ve oranını belirleyen ulusal
kurumlar, bunların uyarıcı yapıları ve yeterlilikleri..."
(OECD, 1997f).
“Ulusal Yenilik Sistemi, yenilik işlemini
etkilemek için hükümetlerin yerine getirmesi gereken politikaların
ve yapıların çerçevesini sağlayan, yeni teknolojileri yaymak ve
geliştirmek için müşterek veya kişisel olarak katkıda bulunan
farklı kurumlar topluluğu..." (OECD, 1997f).
“Ulusal Yenilik Sistemi, sosyal ve
ekonomik amaç ve hedeflerin izlenmesinde, olumlu olarak etkileşim
halinde bulunan kurumlar, kuruluşlar ve politikalar setidir."
(DACST of South Africa, 1996).
Tüm tanımları incelediğimizde, Ulusal
Yenilik Sistemlerinin, bilginin ekonomik önemi ve
bilgi akışı ve paylaşımına odaklandığını görürüz. Adından
da anlaşılacağı gibi Ulusal Yenilik Sistemi kavramı
“ulusal”, “yenilik” ve “sistem”
kavramlarından oluşmaktadır. Bu kavramların ayrı ayrı ele alınması
sistemin daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır.
Aslında Ulusal Yenilik Sisteminin
sınırlarını kesin hatlarla belirlemek zordur. Literatürü
incelediğimizde kimi yazarların Ulusal Yenilik Sistemini sadece
ulusal anlamda, kimilerinin de teknolojik yenilik anlamında ele
aldıklarını görmekteyiz (Edquist, 1997).
Ulusal Yenilik Sisteminin hedefi;
toplumdaki yaratıcılığı ve yenilikçiliği destekleyecek şartları
yaratmaya çalışmaktır. En geniş anlamıyla Ulusal Yenilik
Sistemi; bir ülke ve halkı için hem ferdi hem de toplumsal
hedeflere ulaşmak yolunda, yeni bilgilerin yaratılması, elde
edilmesi, yayılması ve uygulamaya koyulmasıdır (DACST of
South Africa, 1996).
Yenilik Kavramı
Literatürde yenilik; daha önce
görülmemiş, duyulmamış ya da yakın zamanda ortaya çıkan, yeni bir
şeyin özelliği, güncellik, özgünlük, bir buluşun, bir görüşün, bir
öğretinin yeniliği olarak ifade edilmektedir. Yenilik; yeni bir
düşüncenin doğuşundan gerçekleşmesine kadar geçen süreç olarak da
tanımlanabilir. Yenilik "dinamik" bir özelliğe sahiptir.
Yenilik, ona yakın kavramlar olan yaratıcılık ve icat
kavramlarıyla karıştırılmamalıdır. Bunlar, ancak
ticarileştirilebildikleri taktirde bir yenilik doğurabilirler
(Yenilik, Büyük Larousse, cilt 20).
İcat; teknikte ilerleme arzusu veya belirli
bir pazar ihtiyacının tatmini ile motive edilebilir. Birinci
motivasyon teknoloji itimi, ikincisi ise pazar
çekimi olarak adlandırılır. Literatürde hangisinin en
belirgin yenilik kaynağı olduğu üzerine tartışmalar vardır. İster
pazar çekimi isterse teknoloji itimiyle olsun yenilik, pazar
uygulamalarında teknolojik üstünlük ve rekabet edebilecek yüksek
kaliteli mallar sağlamalıdır (Betz, 1994).
Yenilik önemli bir yaşam aracıdır. Yenilik
kendi kendisine oluşmaz, halkın gayretleriyle ortaya çıkar ve
gelişir. Yenilik emirle, kanunla veya zorla olmaz. Yenilik
fertlerden, yaratıcı ve birbirleriyle etkileşim halinde olan
toplumlardan çıkar. Yenilik tıpkı mutluluk gibi bir şeydir ve buna
uygun ortamın oluşması gerekir. Bu yüzden hükümetlerin, yeniliği
yaratıcı bir çevre oluşturmak amacıyla sıkı çalışmaları
gerekmektedir. Aksi taktirde yenilikçiler ya yenilik
yaratmayacaklar veya bu yönde daha cesaretli toplumların içine
girme yönünde gayret sarf edeceklerdir (DACST of South
Africa, 1996).
Yenilikçi bir toplum, fertler, gruplar,
kuruluşlar, hükümet ve parlamento birbirinden ayrı, karşıt veya
kontrolör unsurlar değil eş veya ortak unsurlar olduklarının
farkında olmalıdırlar.
İşbirliği ve ortak amaç; aynı zamanda sağlıklı
bir rekabet, açıklık ve sorumluluk anlayışını da beraberinde
getirecektir. Yeniliğin önemli bir unsuru sorunların çözülmesi
yani, rekabetçi değerler üzerinde uzlaşmadır. Gerçek yenilikçi
toplumlar, hem ekonomikliği hem de hoşgörüyü dikkate alarak, gerek
kişisel gerekse de toplumsal öncelikler doğrultusunda ihtiyaçları
ortaya çıkarıp maliyetleri de kontrol altında tutabilir.
Yenilik direkt olarak transfer edilemez. Çünkü
iki sosyal sistemin davranışı aynı olmadığı gibi olayların akış
şekli de farklıdır. Yenilik ancak “yeniden kurma”
(tanımlamaların, çizelgelerin, araçların, dökümanların vb.)
şeklinde transfer edilebilir. Yenilik, ancak yeniden
yapılandırıldığında daha spesifik, standartlaştırılmış, mantıksal
olarak uygun unsurlardan oluşan bir sistem olgusu olarak ortaya
çıkar. Kısacası, bir yeniliğin transferi için, yeniden
yapılandırılması gereklidir (DACST of South Africa, 1996).
Yenilik, yeni fikirler yaratılmasının pratikte
uygulamasıdır. Bu husus çoğu durumda pazara yeni birtakım şeylerin
sunulmasını gerektirir. Aksine yaratıcılık ise, yeni fikirlerin
üretilmesi ve telaffuz edilmesidir.
Kişiler yenilikçi olmadan yaratıcı olabilirler.
Fikirleri veya buluşları olabilir, fakat bunların büyük oranda
kabul görmesini deneyemezler, onları kullanıma sunarlar ve
fikirlerini halkın kullanacağı veya satın alacağı mal ve hizmetler
haline dönüştürürler.
Benzer şekilde insan, yaratıcı olmadan da
yenilikçi olabilir. Örneğin; eğer başka yerde yapılan fikirleri
veya buluşları tatbik eder veya yerine getirirlerse buluşlar veya
yaratıcı fikirler kendilerinin olmasa bile yenilikçi olurlar.
Bazıları halihazırda uygulanan şeylerde ılımlı gelişmeler olarak
nitelendirilmesine karşın, bazı yenilikler de devrimsel bir
nitelik taşır. Rekabetçi şirketler sürekli olarak üretimde
kullandıkları veya sattıkları ürünleri geliştirmeye yönelik
yenilik içerisindedirler. Ancak çok nadir olarak pazara kökten
yeni bir şey sunabilirler (DACST of South Africa, 1996).
Yenilik; yeni fikir veya icatların üretilmesi
ve bu fikir ve icatların bir iş veya faydalı bir uygulama alanına
transferi olarak iki unsurdan oluşur. Yenilik için uygun fikir
üreticileri, uygun program yöneticileri/liderler ve uygun kefiller
olmalıdır (Roberts, 1988).
Yenilik Tipleri
Kökten yenilik ,
artan yenilik, sistem yeniliği ve
yeni nesil teknoloji yeniliği olmak üzere dört tip
yenilik ayırt edebiliriz.
Kökten yenilik; halihazırdaki mevcut
teknolojik yeteneği bırakarak oldukça yeni bir görevsel yetenek
sağlar. Bu görevsellik yeteneği, yeni iş riskleri ve yeni
endüstriler için fırsatlar imkanı verir. DNA’nın yeniden
oluşturulma teknikleri, bilgisayar ve lazerler bu tür yeniliğe
örnek olarak verilebilir.
Artan yenilik; halihazırdaki bir
teknolojinin mevcut olan görevsel yeteneğini, gelişmiş
uygulamalar, emniyet, kalite ve düşük maliyetler yoluyla
geliştirir. Yarıiletken entegre devrelerdeki gelişmiş fabrikasyon
işlemler, bilgisayarlardaki gelişmiş hafıza araçları bu tür
yeniliğe örnek olarak verilebilir.
Sistem yeniliği; mevcut teknolojinin
yeniden biçimlendirilmesi ile ilgili yeni görevsel yetenek
sağlayan bir tür kökten yeniliktir. Otomobillerdeki yeni benzinli
motor teknolojisi, otomobillerdeki sistem yeniliği örneği olarak
verilebilir.
Bir sistem içindeki artan yenilikler,
bazen bir sistemin yeni teknolojik oluşumunu yaratabilir. Böyle
bir yenilik hala bir tür sistem yeniliği olmakla birlikte, tamamen
yeni bir yenilik değildir. Bazılarının yeni nesil teknoloji
yeniliği olarak ifade ettikleri yenilik, aslında bir tür
sistem yeniliğidir (Betz, 1994).
Uluslararası, Ulusal, Bölgesel ve
Sektörel Kavramları
Hemen hemen bütün yenilik yaklaşımları
teknolojik yeniliğe dayanmakla birlikte yenilik, teknolojik
ve kurumsal yenilik olarak ikiye ayrılabilir. Yenilik,
uluslararası, ulusal, sektörel ve bölgesel boyutlarda
ayrı ayrı değerlendirilmelidir (Edquist, 1997).
Ulusal kavramı çok geniş bir anlama
sahiptir. Bir yenilik sistemi ulusal olabileceği gibi,
uluslar üstü de olabilir. Uluslar üstü kavramı evrensel
bir anlam taşıyabileceği gibi dünyanın herhangi bir kısmını da
kapsayabilir.
Uluslararası kavramı, uluslararası bir
sistemi ifade eder. Uluslararası bir kuruluş, uluslarüstü bir
yenilik sistemi ile ilgilenir. Bu durum birçok ülkeyi
ilgilendirir. Bu durumda Ulusal Yenilik Sistemlerindeki
farklılıklar dikkate alınır. Dil, kültür, yaşam tarzı, hayat
standardı, ekonomik sistem vb. hususlar uluslararası yenilik
sistemini etkiler (Edquist, 1997).
Ulusal kavramı, ulusal özelliklere sahip
olmayı ifade eder. Ulusal Yenilik Sistemi, bir ülke
içindeki bilgi ve teknoloji akışına, yayılmasına ve paylaşımına
dayanır.
Ulusal Yenilik Sistemi tüm bir ulusu
kapsayacağı gibi bölgesel de olabilir. Bu durumda
bölgesel farklılıklar, halkın yaşam düzeyi, hayat standardı,
ekonomik durum vb. hususlar dikkat çeker.
Sektörel bir yenilik sistemi ise,
uluslararası, ulusal veya bölgesel bir sistemin bir parçasını
teşkil eder (Edquist, 1997).
Sistem Kavramı
Sistem genel anlamıyla, ortak bir amaç
doğrultusunda birbiriyle etkileşim halinde olan elemanlar
topluluğu olarak ifade edilebilir. Yenilik Sistemi
kavramı birtakım alt sistemleri de ilgilendiren açık ve esnek bir
kavramdır. Teknolojinin artan avantajlarını tanımlamak ve
düşünmek, onun bir sistem olarak algılanması demektir.
Genel olarak iki tür sistemden söz edebiliriz;
açık ve kapalı sistemler. Açık bir sistem girdileri
çevresinden alır, bunları işleme koyar ve çıktılarını da çevresine
ihraç eder. Kapalı sistemlerde ise, sistem tamamen kendi içinde
işlem görür, çevresinden ne girdi alır ne de çıktı ihraç eder.
Tüm sistemlerin bir çevresi ve sınırı vardır.
Sistem bu çevre içerisinde kısımlar ve bu kısımlar arasındaki
irtibatlardan oluşur. Bir sistem içerisinde birisi dönüşüm
diğeri de kontrol olmak üzere iki alt sistem
vardır. Dönüşüm, açık bir sistemdeki öncelikli bir işlemdir. Tüm
teknolojik sistemler açık sistemlerdir, girdileri alır ve çıktı
haline dönüştürürler. Bu dönüşümün türü, teknolojik sistemin
görevsel yeteneğini belirler. Bir teknolojik sistemin sınırları,
çevresi içerisinde girdileri aldığı ve çıktı haline dönüştürdüğü
fiziksel yapı ile belirlenir (Betz, 1994).
Ulusal Yenilik Sistemi içerisindeki
sistem kavramını; yeniliğin gelişmesini, yayılmasını,
paylaşım ve kullanımını etkileyen tüm önemli ekonomik, teknolojik,
sosyal, politik, kurumsal, kuruluşsal ve diğer faktörler topluluğu
olarak ifade edebiliriz.
Nelson ve Rosenberg, Ulusal Yenilik Sistemi
içerisindeki “sistem” kavramına biraz değişik bir yorum
getirmişlerdir. Onların tanımlamasına göre sistem Ulusal
Yenilik Sisteminin “sistem” yönü, yenilik başarısını
belirlemek için etkileşim halinde olan kurumlar, şirketler
topluluğudur. Bu sistem içindeki kurumlar ve şirketlerin bilinçli
olarak planlanması, tutarlı ve pürüzsüz etkileşimde olmaları
yenilik başarısını önemli ölçüde etkiler. Ulusal Yenilik
Sistemi içerisindeki “sistem” kavramına nelerin dahil
edilip nelerin edilmeyeceği hususu çok önemlidir. Sistemin ulusal
veya sektörsel bazdaki bazı elemanları bilinçli bir şekilde
aktörler veya politikacılar tarafından planlanır. Bazı önemli
unsurlar da zamanla kendiliğinden sistem içerisinde yer alır.
Aslında Ulusal Yenilik Sisteminin tüm bir sistem
olarak planlanması zordur. Bu yüzden Lundvall Ulusal Yenilik
Sisteminin tanımının açık ve esnek olması gerektiğini ifade
etmiştir (Edquist, 1997).
Ulusal Yenilik Sistemi içerisindeki
“sistem” kavramını, yeniliğin gelişmesi, yayılması ve
kullanılmasını etkileyen tüm önemli ekonomik, sosyal, politik,
kurumsal aktörler ve bunların birbirleriyle uyumlu etkileşimi
olarak ifade edebiliriz.
Farklı yapıları nedeniyle
Ulusal/Bölgesel/Sektörel Yenilik Sistemleri birbirinden
farklı özellikler gösterebilir. Bir Yenilik Sistemini tanımlarken
sadece sistemi oluşturan elemanları belirlemek yeterli olmaz.
Elemanlar arasındaki ilişkiler de tanımlanmalıdır.
|
|
|